Türkiye’de son dönemde art arda yaşanan gıda zehirlenmesi olayları artık sıradan bir haber akışı olmaktan çıktı. Okul yemekhanelerinden toplu yemek firmalarına, market ürünlerinden hazır gıdalara kadar birçok alanda benzer vakaları görüyoruz. Bu tablo, aslında gıda güvenliği zincirinin önemli noktalarında ciddi sorunlar olduğuna işaret ediyor.
Gıda zehirlenmesi sadece “yanlış bir yemek yedim” durumu değildir. Sistemli bir gıda güvenliği sorunudur ve çözümü de yine sistemde aranmalıdır.
Gıda Zehirlenmesi Vakaları Neden Artıyor?
Gıda güvenliğinin zayıflamasına yol açan temel faktörler şu şekilde özetlenebilir:
-Denetim sıklığının azalması
-Üretimde hijyen kurallarının doğru uygulanmaması
-Soğuk zincirin taşınma ve depolama sırasında kırılması
-Kayıt dışı üretimin artması
-Uzman mesleklerin süreçlerde aktif kullanılmaması
Bu sebepler bir araya geldiğinde ortaya çıkan tablo, toplum genelini etkileyen bir halk sağlığı riskine dönüşüyor.
Gıda Güvenliği Bir Zincirdir
Gıda güvenliği yalnızca tabağa gelen yemekle ilgili değildir. Süreç tarlada başlar ve sofraya kadar uzanır. Üretim, işleme, depolama, taşıma, pişirme, servis…
Bu zincirin her halkası bilimsel bir kontrol gerektirir. Bir noktadaki ihmal tüm sistemi bozar. Türkiye’de son zamanlarda karşılaştığımız vakalar, bu zincirdeki kritik noktaların iyileştirilmesi gerektiğine işaret ediyor.
Diyetisyenlik: Gıda Güvenliğinin Görünmeyen Temeli
Diyetisyenlik hâlâ çoğu kişi tarafından yalnızca bireysel diyet yazmak olarak bilinse de, alan çok daha geniştir. Diyetisyenler:
-Toplu beslenme sistemlerinde güvenli menü planlar
-Pişirme, saklama ve servis hatalarını tespit eder
-Gıda kaynaklı hastalıkları analiz eder
-HACCP süreçlerine katkı sağlar
-Riskli gıda grupları konusunda değerlendirme yapar
Bu nedenle toplu beslenme hizmetlerinde diyetisyen bulunmaması, riskin büyümesine yol açar. Bugün yaşanan birçok toplu zehirlenme vakası, bu eksikliğin sonucudur.
Gıda Mühendisliği: Güvenli Üretimin Sigortası
Üretim aşamasının sorumluluğu gıda mühendislerindedir. Gıda mühendisleri:
-Üretim hattında hijyen ve kalite yönetimini sağlar
-Mikrobiyolojik riskleri analiz eder
-Raf ömrü, ambalaj, depolama ve ısıl işlem süreçlerini kontrol eder
-HACCP ve ISO 22000 uygulamalarını yürütür
Gıda mühendisinin bulunmadığı bir üretim hattında güvenlik sağlamak mümkün değildir. Son dönemdeki vakalar da bu gerçeği doğruluyor.
Uzmanlık Olmadan Gıda Güvenliği Sağlanamaz
Türkiye’de artan gıda zehirlenmesi vakalarının ortak noktası, uzmanlığın devre dışı bırakılmasıdır. Sorun aslında çok nettir:
-Diyetisyen yoksa toplu beslenmede risk artar
-Gıda mühendisi yoksa üretim süreçleri güvensizleşir
-Denetim yeterli oranda sağlanmazsa sistem tamamen kırılgan hale gelir ve halk sağlığı tehlikeye düşer.
Gıda güvenliği ancak bilimsel bir yaklaşımla korunabilir.
Çözüm İçin Atılması Gereken Adımlar
Gıda güvenliği krizinin çözümü sanıldığı kadar karmaşık değildir:
-Üretim tesislerinde gıda mühendisi istihdamı zorunlu olmalı
-Toplu beslenme sistemlerinde diyetisyen bulunmalı
-Denetim mekanizmaları düzenli ve şeffaf hale getirilmeli
-Kayıt dışı üretimin önüne geçilmeli
-Toplumun gıda güvenliği bilinci artırılmalı
Güvenli gıda bir tercih değil; halk sağlığı için temel bir zorunluluktur.
Sonuç: Bilim Merkezde Olmadan Güvenli Gıda Mümkün Değildir
Türkiye’de yaşanan son gıda zehirlenmeleri, yüzeyde birer haber gibi görünse de derinde daha büyük bir gerçeği taşıyor: Alanında uzmanların denetim mekanizmasına daha az entegre edilmesi toplum sağlığını tehdit ediyor.
Diyetisyenlik ve gıda mühendisliği bu zincirin iki temel kolonu. Bu meslekler güçlendirilmeli, Türkiye’de güvenli gıda üretiminin alanlarına diyetisyenler ve gıda mühendisleri daha fazla dahil edilmeli aksi halde güvenli toplu beslenme hizmeti sunmak zorluklar yaşatacaktır.
Yazar: Öğr. Dyt. Ece Uluoğlu
